TEVAFUK
Tesadüf diye bir şey yoktu anladım. En ihtiyacım olduğu anda benim bilmeden rastladığım durumları görüyorum. Bu his nasıl anlatılır…
İnsanın kendi gibi düşünen, az karşılaştığı halde bağı kopmadan sanki ilk gün gibi bir şeyler paylaşabilmesi ne mühim bir meseleymiş. Onu her gördüğünde kendinden bir şeyler bulmak ve verebilmek kendinden bir şeyler…
Karşılık bekleyememek. Sonu gelmeyen yüklemi öznesi olmayan cümleler kurmak, heyecandan kalbinin sesinde kaybolmak yine de söylemek her istediğini, biliyorum artık tesadüf olamaz. Aradaki mesafeler engel değilse artık sesinin duyulmasına susmamalı insan. Şimdi dönüp baksam bu yazdıklarıma, ben bilirim vesilesini ama… Kim için neye vesile olur onu herkes kendi bilir. Kiminin kafa karışıklığı olarak addettiği, kiminin bir aşk uğruna yazdığımı zannettiği ve benim hallettiğim mevzuları kafamdaki kimse bilmez.
Kimi yazdığım düşük cümlelerin altında kalır da bilmez, üzerine düşünmez bile...
Ama ben biliyorum bir kişi anlasa bu yazdıklarımı tesadüf olmadığını görür. Hepimiz bir tevafukun içinde kaybolmuşuz. Bütünü görenler anladı.