TÜRKİYE'NİN EN ÜNLÜ AVUKATLARI
Öncelikle yazımda Türkiye’nin geçmişinde yer alan avukatlara da değinmek istiyorum. Daha sonra ise yeni Türkiye’ye başarılarıyla damga vurmuş avukatlarına yer vereceğim.
· İlk yer vermek istediğim ise Süreyya AĞAOĞLU’dur. 1903 yılında Azerbaycan'ın Şuşa kentinde dünyaya gelmiştir. Babası, tanınmış düşünür, yazar ve siyasetçi Ahmet Ağaoğlu, annesi Sitare Hanım'dır. Beş çocuklu ailenin en büyük çocuğu olan Süreyya Hanım, eğitimci ve milletvekili Tezer Taşkıran'ın, mühendisi ve iş adamı Abdurrahman Ağaoğlu'nun; siyasetçi, edebiyatçı ve hukukçu Samet Ağaoğlu'nun ve tıp doktoru Gültekin Ağaoğlu'nun ablasıdır. 1920 yılında İstanbul Kız Lisesi'nden mezun olduktan sonra 1921 yılında, hukuk eğitimi görmek için Darülfünun'a başvurdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Fakültesi'ne başvuran ilk kız öğrenci olarak fakültenin kız öğrencilere açılmasında öncü rol oynadı. Beraberinde iki kız arkadaşını da (Melda ve Bedia Hanımlar) okula getirip Fakültenin kız öğrencilere açılmasını sağladı. 1925'te bu fakülteden mezun olduktan sonra Ankara'da Şurayı Devlet Tanzimat Dairesi'nde çalıştı. 5 Aralık 1927'de Ankara Barosu'na kaydoldu. 1928'de serbest avukatlık ruhsatını alarak, “Türkiye'nin ilk kadın avukatı” unvanının sahibi oldu ve hayatı boyunca avukatlık mesleğini sürdürdü. 1936 yılında Ankara Barosu'ndan naklen İstanbul Barosu'na kaydedildi. 1952'de Milletlerarası Kadın Hukukçular Birliğine üye oldu. 1960 yılında Kadın Hukukçular Birliği'nin BM Cenevre Teşkilatı temsilcisi seçildi. 1980- 1982 Hukukçu Kadınlar Federasyonu ikinci başkanı oldu. Önemli sivil toplum kuruluşlarının kurulmasında rol aldı. Bunların arasında 1996 -2000 yılında başkanlığını yaptığım Türk Hukukçu Kadınlar Derneği başta olmak üzere, Üniversiteli Kadınlar Derneği, Hür Fikirleri Yayma Derneği, Soroptimistler İstanbul Kulübü, Türk Amerikan Üniversiteliler Derneği, 1948 de kendi kurduğu Çocuk Dostları Derneği bulunmaktadır. Süreyya Ağaoğlu, 29 Aralık 1989'da İstanbul'da katıldığı “Kadın Hakları ve Çağdaşlaşma” konulu bir panelden ayrılırken düşüp beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetti. Süreyya Hanım, Türkiye'nin ilk kadın avukatı ve kadın hakları savunucusu olarak tarihimizde yer almıştır.
· Sırada ki ismimiz ise Mevhibe Canan ARIN’dır. 1942 yılında Ankara'da doğdu. İstanbul Kız Lisesi'ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.1970-1975 yılları arasında Londra Ekonomi Okulu'nda anayasa hukuku üzerine çalıştı.1976 yılında Türkiye'ye dönerek avukatlık yapmaya başlamıştır. 1980'de Türkiye'de başlayan ikinci dalga Kadın Hareketi içinde etkin rol aldı. 1990'da Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, 1997'de Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA.DER)'in kuruluşunda Şirin Tekeli ile birlikte çalıştı. 1998'de İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi'nin kuruluşunda görev aldı.1994-1997 yılları arasında Avrupa Konseyi'nin Kadın Erkek Eşitliği Kadına Yönelik Şiddet Uzmanlar Kurulu'nda bulundu. Birleşmiş Milletler'in 1995'te Pekin’de yapılan Dördüncü Dünya Kadın Konferansı'nda ve 2000'de New York'ta yapılan Pekin+5 BM Özel Oturumunda resmi delegasyonda yer aldı. 2003-2004 yıllarında Türk Ceza Kanunu Kadın Platformu'nun çekirdek kadrosunda, 2005 yılında yine Birleşmiş Milletler'deki Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi (CEDAW) toplantısında hükûmet dışı kuruluşlar adına gölge rapor veren grup içinde yer aldı.
Canan Arın’ ı şu cümlelerle özetleyebiliriz; 1990 yılında kurulan Türkiye'nin ilk bağımsız kadın sığınmaevi Mor Çatı'nın ve 2007'de kurulan İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi kurucularındandır. Kadın hakları alanında kırk yılı aşkın süredir yaptığı çalışmalarla tanınır. Kadına yönelik şiddet konusunda çalışmaları ile Türkiye'de feminist külliyatın oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Bu iki isim tarihimizde büyük yer edinen avukatlar arasında yer almıştır. Özellikle yazımda bu isimlere yer vermemin sebebi ise gündemde kadın hakları ve kadının hayatta yer aldığı konumla alakalı birçok haberin bulunmasıdır. Bu iki kadın da tarihte yer almalarına rağmen Türk kadınının sosyal yaşamda yer alması için büyük uğraşlarda bulunmuşlardır.
Güncel Türkiye gerçeklerini göz önünde bulundurursak en ünlü ve en iyi avukat tanımının karşılığı en çok kazanan avukat olarak yer almaktadır. Birçok araştırmama göre ise en başarılı, en iyi, en ünlü gibi sıfatların hepsi tek bir tamlamada toplanıyor. ‘’EN ÇOK KAZANAN AVUKAT ‘’ şimdi yer vereceğim isimler Türkiye’nin en çok kazanan avukatları arasında yer alanlar olacaktır.
· Ahmed Pekin, 1971 yılında İstanbul'da kurulan Pekin & Pekin'in kurucu kıdemli ortağıdır ve şu anda Türkiye'nin en prestijli ve en büyük bağımsız şirketlerinden biridir. Seçkin bir avukat olarak tanınan Ahmed Pekin, birçok uygulama alanında rakipsiz bir bilgi birikimine sahiptir. Oldukça deneyimli bir davacıdır ve karmaşık bankacılık ve finans, proje finansmanı, birleşme ve devralmalar, şirketler hukuku ve vergilendirme konularında danışmanlık yapmaktadır. Başta bankacılık sektörü olmak üzere, yetki alanındaki büyük ölçekli işlemlerin çoğuna liderlik etmiş ve uzun kariyerinde çok sayıda ödül ve ödül kazanmıştır.
· İsmail Esin , 1990 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde lisans eğitimini tamamlamıştır. 1991 yılında ise Tübingen Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Hukuk Yüksek Lisansına başlamıştır. Yine aynı üniversitede ise 1997 yılında doktorasını tamamlamıştır. 1998 yılında ise Türkiye’ye dönerek İstanbul barosuna kaydını yaptırmıştır. Ana dilinin yanında İngilizce ve Almanca bilmektedir. Esin Avukatlık bürosunda ortak avukat olarak mesleğini icra etmektedir. Uzmanlık alanları ise birleşme ve devralmalar, yatırım fonları , uyuşmazlık çözümüdür. Güncel kaynaklara göre Yeditepe Üniversitesi Hukuk fakültesinde ders vermeye devam etmektedir.
· Şehmuz Ahmet Sedid Kurutluoğlu, Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamlamış, daha sonra aynı üniversitenin İşletme Fakültesi’nden işletme yüksek lisans derecesi ve Hukuk Fakültesi’nden İş Hukuku yüksek lisans derecesi almıştır.1981 yılında Doğuş Grubu‘na katılan Kurutluoğlu, Doğuş Holding ve Doğuş İnşaat’ta Hukuk Danışmanı olarak görev yapmıştır.Halen, Doğuş Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Grubun Baş Hukuk Müşaviri olarak görevlerini sürdürmektedir. Ayhan Şahenk Vakfı Yönetim Kurulu üyesidir. Ayrıca ‘’Avukatın Fiyatında Anlaşamadık, Kendine Bir Avukat Tut gibi iki kitabı bulunmaktadır.
· Murat Karkın, Karkın & Yüksel'de Eş Yönetici Ortaktır.Sayın Karkın'ın pratiği dava ve uyuşmazlık çözümü, ilaçlar, fikri mülkiyet, gayrimenkul, istihdam, denizcilik, uluslararası ticaret ve Avrupa Birliği üzerine odaklanmaktadır. Sayın Karkın, uluslararası müvekkillerini Türkiye'deki her derecedeki mahkemelerde önemli ticari, idari ve ceza davalarında temsil etmektedir. Müvekkillerine tüm günlük iş faaliyetlerinin gereklilikleri konusunda hukuki danışmanlık sağlamaktadır.LL.M. derecesini kazandı. 2001 yılında İngiltere, Leicester Üniversitesi'nde Avrupa / Uluslararası Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans derecesi aldı. Ayrıca başka bir LL.M. 1999 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Avrupa Birliği Hukuku lisans derecesini aldı. 1994 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu.İstanbul Barosu üyesidir. İyi derecede İngilizce konuşuyor.Sn. Karkın 1995 yılında muayenehaneye kabul edildi.
· Serdar Paksoy, Paksoy Ortak Avukat Bürosu kurucu ve yönetici ortağıdır. Türkiye’de iş/yatırım yapan yabancı yatırımcılara hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Birleşme ve devralmalar, kurumsal yönetim, beyaz yaka suçları, dava takibi ve uyuşmazlıkların çözümü alanlarında çalışmaktadır. İstanbul Üniversitesi’nde Hukuk fakültesi lisans programını tamamlamıştır. Serdar Paksoy, Dava Takibi ve Uyuşmazlıkların Çözümü bölümü lideri olup, özellikle sözleşmeden doğan anlaşmazlıklar, şirket ortaklık uyuşmazlıkları, yatırım uyuşmazlıkları, finansman, enerji, inşaat ve teknik uyuşmazlıklardan doğan tazminat talepleri ile ilgili olarak ICSID, ICC, ISTAC, TOBB Tahkimi gibi kurumsal ve ad hoc hakem yargılamalarında avukatlık ve hakemlik yapmaktadır.Serdar Paksoy, Avusturya Federal Ticaret Odası Uluslararası Tahkim Merkezi’nin Türkiye’den kayıtlı hakemidir ve Dispute Resolution International (DRI-the Voice of Defense Bar) Türkiye temsilcisidir. Serdar Paksoy, aynı zamanda, Uluslararası Barolar Birliği ve Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği üyesidir.
· Gönenç Gürkaynak, 1976 yılında Ankara'da dünyaya geldi. Bugün 55 hukukçunun İstanbul'da beraber çalıştıkları ELİG Lokmanhekim Gürkaynak Ortak Avukat Bürosu’nun kurucu ortağıdır ve halen orada yürüttüğü avukatlık faaliyetinin yanı sıra Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim görevlisidir.Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde lisans öğrenimini dereceyle tamamladıktan sonra 1998 senesinde İstanbul Barosu mensubu olarak İstanbul’da avukatlığa başlamış, ardından Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde (Harvard Law School) bir yandan hukuk yüksek lisans derecesini almış bir yandan da asistan olarak akademik çalışmalarını yürütmüştür. New York Barosu'na kabul edilmesini takiben New York'ta avukatlık mesleğini icra eden Gürkaynak'ın 2001 yılında "Hukuk ve Ekonomi (Law & Economics)" disiplinini Türkiye’de takdim ettiği ilk kitabı Türk Rekabet Kurumu yayını olarak bu esnada yayınlanmıştır. 2004 senesinde avukat olarak İngiltere ve Galler Barosu'na kabul edilip Solicitor unvanı alan Gürkaynak Brüksel’de avukatlık mesleğini icra ettiği yılların ardından 2005 senesinden itibaren Türkiye’de avukatlığa ve akademisyenliğe devam etmiştir. Gönenç Gürkaynak, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde dönem dönem lisans ve lisans üstü düzeyinde farklı dersler açıp yürütmüş ve bu sürenin tamamında her dönem Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde daimi olarak öğretim görevlisi vazifesi üstlenerek lisans ve lisans üstü düzeyde dersler vermiştir.Biri Türkçe biri İngilizce iki yayınlanmış kitabının yanı sıra, özellikle "rekabet hukuku", "internet hukuku", "yolsuzlukla mücadele mevzuatı ve politikaları", "hukuk ve ekonomi", "ifade özgürlüğü" ve "kamu hukukunun ekonomi politiği" alanlarında uluslararası ve ulusal mecralarda 100'ü aşkın akademik çalışma yayınlamış ve 200'ü aşkın uluslararası ve ulusal akademik konferansta yurt içinde ve yurt dışında bu konularda konuşmacı olmuştur.
Güncel listemizde daha birçok avukatımız yer almaktadır. En çok ismi geçen ve kariyerlerinde önemli yükselmeler yapan avukatlara bu yazıda yer verdim. Araştırmalarıma göre birçok avukat hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra hem akademik hayatını hem de iş hayatını bir arada yönlendirmektedir. Başarılı , iyi ve ünlü bir avukat olabilmek için sadece fakültesi mezunu olarak yetinmemeliyiz. Her zaman meraklı ,yeniliklere açık ve okuma aşkı olan avukatlar olmalıyız.
"Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime, hele ne iktidara tabiyiz.Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz.Fakat hiçbir hiyerarşik üst te tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur.Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı!" Molierac
5 Nisan Avukatlar Günümüz kutlu olsun.